Arabistan’daki Türk büyükelçiliği neden Anıtkabir şeklinde yapıldı? Büyükelçiliği yapan kimdi?

Dün Suudi Arabistan’da adeta bir skandal yaşandı. Süper Kupa Finali’nde Galatasaray ve Fenerbahçe Riyad’da karşı karşıya gelecekti. Ancak İstiklal Marşı okunmasına, Atatürk tişörtü ve pankartlarına izin verilmedi. Bunun üzere takımlar Türkiye’ye dönerek maça çıkmadı.

Gündem buyken Türkiye’nin Riyad Büyükelçiliği binası tekrar gündem oldu. Büyükelçilik binasının Anıtkabir’e benzemesi ve kim tarafından yapıldığı viral oldu.

Yeniçağ yazarı Fatih Ergin sosyal medya hesabından büyükelçilik binasının hikayesini açıkladı.

Ergin’in açıkladığı bilgilere göre, bina Prof.Dr. Ahmet Vefik Alp tarafından yapıldı.

Binanın neden Anıtkabir’e benzetildiğini de anlatan Ergin, “Suudilerin Ankara’ya resmi ziyaretlerinde Anıtkabir’e gitmemelerine kızıp Anıtkabir’i onları başkentlerine getirdi. Rahmet ve minnetle…” ifadelerini kullandı.

Dolayısıyla Alp, Suudilerin Anıtkabir’de rahatsız oldukları için Arapların başkentine Anıtkabir’e benzer bir büyükelçilik çizdiğini söylemişti.

Bina, 1984’den 1990 yılına kadar süren bir çalışma sonrası inşa edildi.

ALP HİKAYEYİ BÖYLE ANLATMIŞTI:

Suudi Kral Khalid, Cidde’ye konuşlanmış yabancı misyonları Başkent Riyad’a getirmek üzere kentin batısında 12 km2’lik bir alanda Riyad Diplomatik Şehri (Riyadh Dipolomatic Quarter) kurulmasını emretmişti.

Operasyonun mimari ve şehircilik direktörü olarak Hitler’in mimarı Albert Speer’in yine mimar olan oğlu getirildi. Taşlı bir çöl olan bu alan ‘Petrodolar’ın gücüyle iki yılda kuşların öttüğü yemyeşil bir cennete dönüştü. Çarşı, okul, hastane, cami, kulüp, spor ve rekreasyon gibi ortak tesisleri yabancı mimarlarla birlikte Suudiler projelendirdi.

Ülkelerden ise kendilerine tahsis edilen parsellerde kançılarya, büyükelçi konutu ve diplomat lojmanlarından oluşan tesislerinin projelerini kendi mimarlarına hazırlatmaları istendi. Bu onur bendenize nasip oldu.

Kuzey komşumuz ABD Büyükelçiliği’ni Houston, Texas’tan dev bir mimarlık şirketi tarafından projelendiriliyordu. Biraz ötede Japonya’yı İTU’de öğrenci iken ders kitaplarında okuduğum modern mimarinin babalarından Japon Kenzo Tange çiziyordu.

Özetle, bu projeyi hazırlamak benim için büyük bir onur olduğu kadar çetin bir sınav oldu. O dönemde Kral Fahd Üniversitesi’nde hoca olduğumdan projeleri hazırlayabilmem için kraliyetten özel izin alındı.

Projelendirmeye başlarken mimar Speer’in ekibi önümüze bir imar yönetmeliği koydu. Mahremiyet konusu abartılmıştı. Binalara pencere açmak neredeyse olanaksızdı. Dışa bakan pencerelerin 1.80 cm’den alçak olmasına izin verilmiyordu. Pencereleri dış cephe düzleminde oluşturduğumuz kolonadların arkasına çekerek bu yasağı kırdık.

SUUDİLER PROJEYİ ÖNCE REDDETTİ

Ancak başka bir şart vardı ki, bu bizim elimizi kolumuzu bağlıyordu. Binaların cephe mimarisinin Suudi-Arap stiline uygun olarak projelendirilmesini istiyorlardı. Israrlı idiler. Beni Riyad’ın hemen dışında ‘Dirrayyah’ denilen ve Suudiler’in ataları Nejd’lerin geçmişte yaşadığı kısmen yıkık yerleşime götürdüler ve ‘İşte böyle olacak’ dediler.

Milliyetçi duyguları güçlü olan bir mimar için bu bir ölüm fermanıydı. O zamanki Riyad Büyükelçimiz sayın Umut Arık da benimle aynı görüşteydi. Hazırladığım projeler Nejd-Arap mimarisinden bazı atıfları içermekle beraber geniş saçaklarıyla Boğaziçi yalılarımızı, ve özellikle yüksek cephe kolonlarıyla Anıtkabir’i anımsatıyordu.

Suudi onama makamı ve Alman danışmanı mimar Speer projelerimizi derhal reddederek iade etti. Büyükelçimiz Umut Arık bir yolunu bulup projeleri Fas Casablanca’da İslam Zirvesi’ne gidecek olan zamanın Cumhurbaşkanı Kenan Evren’e ulaştırdı. O sırada Başbakanımız Özal’dı.

İkili görüşme sırasında sayın Evren projeleri açıp Kral Fahd’a gösterdi. Kral başını sallayarak projeleri beğendiğini ihsas edince onama en yüksek mercii de gerçekleşmiş oldu. Büyükelçi Arık bana böyle anlattı.

Ve konsolosluğumuzu da içeren Kançılarya, Büyükelçi Konutu, Hizmet Personeli Lojmanı ve diplomatlar için ana parselin hemen arkasında 4’er katlı 4 adet konut yapısından oluşan TC Riyad Büyükleçilik tesislerimiz 1990 yılında tamamlandı. Suudiler resmi ziyaretlerde Anıtkabir’e gitmiyorlar. Biz de Anıtkabir’in yavrusunu başkentleri Riyad’a getirdik…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir